23 Nisan Ve Fidan Ormanlarımız
Gelişigüzel kesilen ağaçların ve peşi sıra gelen yangınların ülkemizi havasız, susuz bıraktığı ve toprak erozyonunun vatan toprağının yılda şu kadarını alıp götürdüğü hususları milletçe hepimizi endişelendirmektedir.
Daha doğrusu, bütün bir milleti endişelendirmesi gerekirken; yalnızca küçük bir kahraman grubu bu endişeleri taşıyor ve bu yolda çalışıyorlar.
Gene bir 23 Nisan.. gene Çocuk Bayramı kutlamaları..
Gene “Sevinçliyiz! Gururluyuz!” nutukları kulaklarımızda çınlıyor. İyi de…
En az üstteki ağaç katliamı, orman yangınları ve toprak erozyonu kadar önemsemediğimiz müddetçe; 23 Nisan’lardan aranan ve beklenen sonucu alabilmiş sayılmayız.
İçi boş kutlamalar ve siyaset odaklı kof anlayışla nerelere geldiğimizi görmemiz lâzım! Memlekette olup biten can sıkıcı olayların nasıl ve neden meydana geldiğini bile teşhis etmiş değiliz.
23 Nisan, bir millî bayramımızdır.
Çocuklarımıza bu bayramın şuurunu vermeliyiz. Yâni, yılın üç yüz altmış dört günü boş kile – boş ambar anlayışıyla okula getirilip gönderilen çocuklarımızın kesilip giden ağaçlardan ne farkı vardır?
Okuma yazma öğretmiş olmamız, onların birer Müslüman-Türk olarak yetişeceği mânâsına gelir mi?
Ayrıca, bizim millî ölçülerle bezemediğimiz yavrulara başkaları el atıp, onlardaki bu boşluğu gayr-ı millî özelliklerle doldurunca, neden şikâyetçi oluyoruz?
Körpe dimağlara “filânca kişiler el atıyor” diye yakınanlara ve sağa sola çamur atanlara sormak gerek:
-Siz, Türk çocuklarına hangi doğruları öğrettiniz de şimdi şikâyet ediyorsunuz?
Elbette çocuk gibi değerli bir “malzemeyi” siz sağlama almazsanız; art niyetlilerin elinin armut devşirmediğini de bilmeyecek kadar sorumsuzsunuz demektir.
Yazık gencecik fidanlara.. kaybolan insanımıza yazık!
DERTLİDOLAP