Kandil Tebriği ve Na’t
29.12.1994
Dostlarım!
Mübârek Mirâc Kandili’nizi tebrik ediyor, sizleri hürmet ve muhabbetle selâmlıyorum. Cenab-ı Hak, cümlemize, kandillerin kadrini bilecek îman ve irfan lütfetsin inşallah!
İzin verirseniz, bugünkü sohbetimize bir “Na’t” le başlamak istiyorum. Zîra, merhum şâirimiz Ârif Nihat Asya; belki bir ciltlik kitaba sığmayacak özlü sözleri, Na’tine sığdırmış..
Ve bize, âcizâne, “âmin” demekten başka söz, bırakmamış.
Hoca’yı rahmet dileyerek anıyor ve hiç olmazsa bu güzel şiirin kısacık bölümünü, dinliyoruz:
Seccaden kumlardı…
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı.
Mescit mümin, minber mümin..
Taşardı kubbelerden Tekbir,
Dolardı kubbelere “amin”!
Ve mübarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı.
Geceler ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı!
Kapına gelenler ya MUHAMMED,
– Uzaktan, yakından –
Mümin döndüler kapından!
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
MUHAMMED ümmetiydi.
Konsun yine pervazlara
Güvercinler;
“Hu hu”lara karışsın
Aminler..
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Şimdi SENİ ananlar, anıyor ağlar gibi..
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi..
Nerde kaldın ey RESUL,
Nerde kaldın ey NEBİ?
Seccaden kumlardı…
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı.
Namaz, mü’minin Mirâcıdır
Sevgili Dostlarım!
Dinlediğiniz mısralar Fâtiha’lardan, Yâsin-i Şerif’lerden bizler için yardım ve imdad isteyen… Dünkü aşkını, şevkini öz cebinde kaybeden bizleri îkaz etmeye; agâhlığa, uyanıklığa çağıran, bizlerin sesidir!
Bu mısrâlar yüzümüzü, Kâinatın Efendisi’ne döndürmemiz gerektiğini.. O’na, gerçekten ümmet olabildiğimiz ölçüde dünkü şâşaalı kuvvet ve kudrete erişebileceğimizi haykıran, hakikatın sesidir. Zâten, şu koca kâinatta her an çalınan; O’nun davuludur.
‘Namaz, mü’minin Mirâcıdır.’
buyuran Yüce Peygamber, her nefes bizimle berâberdir. Fakat önemli olan, bizim kiminle olduğumuz!
Günde en az beş vakit vurulan növbet, O’nun şânını dile getirmiyor mu?
Növbet nedir, bilirsiniz…
Eskiden pâdişahın, hükümdârın tahta çıkışları, mehteran bölüğünün çaldığı davul ve nakkarelerle ilân edilir, kutlanırdı. Hazret-i Peygamber, oldum olası tahtındadır ve O’ndan başka bir Sultan gelmeyeceği için de insanlık âleminin kulağına dâimâ aynı növbetin şâşaalı sesi erişmektedir.
Bunun böyle olduğu ezanlardan, kandil ve bayramlardan bellidir. Ancak, Hazret-i Peygamber’in şânında növbet vuruluyor, davul ve kösler çalınıyor olması…
Ezanların ard arda okunması… Kandil ve bayramların gelip geçmesi bizim kurtuluşumuzun, O’na lâyık ümmet oluşumuzun göstergesi sayılamaz.
Asıl Önemli Olan Şey
Ezan davulları, kandil kösleri ebediyete kadar gümbür gümbür çalınacak ve insanları Hakk’a çağıracaktır.
Lâkin asıl önemli olan şey; bizim bu dâvete, bu sese ne derece uyduğumuzdur. Eskiden, mehter takımlarının kösleri develer üzerinde taşınırdı. Kös taşıyan develer yıllarca, yüksek frekanstaki o koca davulların gürültülü sesini işite işite, meğer sağırlaşırlarmış.
Ve belirli bir hizmet süresini doldurup da yaşlanınca, emekliye ayrılan bu hayvancıklar,
ömürlerini sağır olarak tamamlar… Ölüp giderlermiş. Türkçemize ‘kös dinlemiş…’ tâbirini hediye eden bu şaşmaz hakîkatte, zavallı devenin şuçlanacak bir tarafı olamaz!
Çoğu zaman, bir gerçeği bütün gayretimize rağmen anlatamadığımız kimselere: “kardeşim, adam kös dinlemiş… Anlamıyor ki!” deyişimiz, bundandır. Zîra o insan, belirli fikir ve düşüncelerle şartlanmıştır. Gerçeği kabul edecek hassasiyet ve olgunluğu gösteremez.
Kös dinleyen zavallı deve de sâdece davulun çıkardığı şiddetten yüksek yüksek bir sesi duyabilir. Daha az şiddete sâhip seslere karşı sağırdır… Duyarlılığını kaybetmiştir.
Mevlid dinleyip, niyazda bulunuyoruz
Dinleyicilerim, beni lütfen affetsin; hakîkat davuluna karşı, zaman zaman aynı tavır içindeyiz. Hâşâ o sesi kanıksamış ve lâubâli olmuş gibiyiz. İşin karanlık ve kötümser tarafını gösteriyorum zannetmeyin Dostlarım! Ama, lütfen yaşayışımıza bir bakalım; neler yapıyoruz?
Çok net ve kestirme yoldan, üzülerek, fakat olanca samimiyetimle söylüyorum: Şu anda Mirac Kandili’nin feyiz ve bereketinden faydalanmak gâyesiyle sohbet ediyor, Mevlid dinleyip, niyazda bulunuyoruz.
Fakat, nasıl bir el, bizim kulaklarımızı tıkamakta ki; diğer yandan da Yılbaşı eğlenceleriyle… yeni yıl kutlamalarıyla haşır neşir olmakta… bu şuursuz sese kulak kabartmaktayız!