(…Hayat sahnesi… Birbirleriyle boy ölçüşen dağınık ve zıt fikirlerin at koşturduğu, süngü süngüye geldiği kanlı meydan…
Bakarsınız bir kafada, yanı başındaki komşusunu kündeden atmak için sinsi sinsi, tezvir plânları hazırlanırken, belki o anda halim selim komşusunun düşüncesinde de bu müzevvir âşinâya yardım fikirleri gelişmektedir.
Bakarsınız bir bedbaht, kendini zorlayarak ısmarlama vatan şiirleriyle hamâset destânı karalamaya uğraşıp mevkî ve mesnet hülyâları içinde tatlı tatlı gerinirken, kıyâmete kadar, değil mevkî, eteğine bir kara mangır fırlatılmayacağını bilen hakîkî şâir para tokmağının kakmadığı saf şiir kapısından, dünyâya ölmez eserlerini uğurlar.
Bakarsınız, kudret ve azimle parıl parıl yanan zekâlar vardır; amma bir taraftan da ihtiraslarından yakalanmış bu yarım insanlar, aklı küçük düşüren hırslarının avucu içinde gün günden bayağılaşırken, beri tarafta sınır bekleyen bir nöbetçi vakârı ile asilleşmiş çalımsız fedâiler, sonu ölümle bitse de gizledikleri gâyenin başından hiçbir ihtirâsın pençesiyle sökülüp uzaklaştırılamazlar.
Bakarsınız, baldırı çıplak fikirlerin peşine körü körüne takılmış kâfileler bulan adam, “insanları kandırmak ne de kolaymış” diye şımarıp, fikir dalâletinin bayrağını rast geldiği cemâatin ortasına dikerek olabildiğine fütûhâtına devam ederken, insaf, şuûr ve selâmetin yolunu gösteren âkil kişi, bu yolun câzibesine, kehrübâya giden saman çöpü kadar olsun bir rağbet ediciyi zor ele geçirir.
Bakarsınız, rehberdirler; baştırlar; ulu ve önden gidicidirler; amma peşlerine taktıkları beşer kümelerini çamura saplanıp helâk olmaktan kurtaramazlar; kurtaran hakîkî ulular ise, kuyruğun son kılı olmak basîretini gösterip göze çarpmayacak köşelerde gizlenirler.)
-İstanbul Geceleri, s.53-54.Üçüncü Baskı,1977