Bugün bir meclise vardım, oturmuş pend eder vâiz
Okur açmış kitâbını, bu halkı ağlatır vâiz
İki bölmüş cihan halkın, birini cennete salmış
Eliyle kürsüden birin tamuya sarkıtır vâiz
Çıkar ağzından âteşler, yakar şeytân-ı mel’ûnu
Sanasın yedi tamunun azâbı kendidir vâiz
Tamû’ya şöyle doldurmuş, içinde yok duracak yer
Ana yerleştirir halkı, acep hizmettedir vâiz
Yaraşır va’z ana hakka ki yanar yakılır her dem
Niyâzî’nin hemen cihanda ancak adıdır vâiz
Niyâzi Mısrî Hazretleri
Pend: Öğüt, nasihat.
Mel’un: Lânetlenmiş, kovulmuş.
Acep: Tuhaf, şaşılacak, acâip.
Tamu: Cehennem.