Dünya geçidinin son durağındayız. Kim, şanına ne düşerse onu eylesin, onu söylesin.
Ammâ Dost’un sesi, nâsiblinin mehdine de nâsibsizin zemmine de kulak vermeden, insanları imâna, amele, ahlâka, fazilete, edebe ve birliğe dâvet yolunda, yorulmadan, bıkıp usanmadan çağırmaktadır.
Neden duymuyoruz?
Duysak da, neden anlamıyoruz? Anlar görünsek de neden amel etmiyoruz?
Dünya çarkı dönüyor, dönüyor…
Verdiklerini almak, giydirdiklerini soymak, insân dânesini öğütmek için durmuyor, doymuyor, dönüyor.
Hem de aç gözünden utanmadan, kıyasıya dönüyor, dönüyor…
Ne vermişse, hepsini geri istiyor.
İsteyecek elbet. Tabiat kanûnudur. İstesin. Alsın götürsün. Biz borçluyuz. O ise alacaklı.
Verirsek ne gam?
Mâdem, bir saadetlinin gölgesindeyiz. Kıyametlere uzayan bu gölgeden, yeter ki Allah ayırmasın.
(Miyânemizde bir keremli Dost var. Toprağın üstünde de olsa, altında da olsa, her zaman rehber, her zaman yâr-ı vefâdâr…
O, kime yâr değil ki?..
Kendisini tanıyıp sevmek bahtiyarlığına erenlere de… tanımayıp ulu orta çekip çekiştirmek tâlihsizliğine uğramış olanlara da…
Herkese, bütün yaradılmışlara yâr-ı vefâdâr… her zaman keremli, her zaman rehber…)
Beylerbeyi 1978
Sâmiha AYVERDİ – Dost
Hz.Ken’an Rifâî’den:
• Şunu biliniz ki asıl korkulacak suç, görünen hatâlarınızdan ziyâde, kalbî günahlarınızdır. Korkacaksanız bunlardan korkun ve çekinin. Zîra derinlerde gizli kalmış bu kötülükleri, tezine tasfiye edip temizlemezseniz, onlar bulundukları yeri kokutup, sonunda çürütürler.
• Varlığın evveli de aşktır, sonrası da aşktır.
• Herkes âşıktır, fakat herkes kendi istîdâdına göre düzdüğü bir puta, bir sevgiliye âşıktır.
Her su denize yol arar, fakat bulabilir mi?
Kimini güneş yükseklere çeker; bulut deriz. Kimisi buluttan düşer, yağmur deriz. Kimisi ortasında kalır, göl deriz, ilh… İşte bunun gibi, bilerek, bilmeyerek her insanın gayesi de aşktır.
Fakat bir damla suyun başına gelen mâceralar gibi o da çok defâlar bu gayeye pek karışık yollardan gider.
Her insan kendi istîdâdı yaşına uygun bir sevgiliye gönül verir.
Hakîkî aşka varamayan insan yeryüzünde dâimî sûrette vücûdun zindanında kalmaya mahkûmdur.
• Her zerrede bir nur, her katrede bir zuhur vardır.
• Eğer sana bir ârifin nazarı fayda vermezse, sözünden de fayda ve tesir bekleme.