Münevver Kaarî
“Kaarî” hâfız demektir. Kaarîlik, Türkistan’da pek yüksek bir derecedir. Okuyup yazmak bilenlerin hemen hemen yarısı kaarîdir.
Bir insan, kaarî olduktan sonra en yüksek şerefe ermiş ve memleketin mümtaz/seçkin şahsiyetleri arasında yer almış sayılır. Türkistan kaarîleri içinde memlekete büyük faydalar sağlamış Münevver Kaarî gibi vatansever ve kültürlü şahıslar da fazlasıyla mevcuttur.
Münevver Kaarî, 1880 yılında Taşkent’te dünyaya gelmiştir.
Babası Abdürreşid Hân’ı çok küçük yaşta kaybettiğinden, annesi Hürriyet Hanım tarafından büyütülmüştür. Münevver Kaarî, evvelâ “Hâfız-ı Kur’ân” oldu, “Kaarî” lâkabını aldı.
Sonra Buhara Medresesi’nde okudu.
Taşkent’e dönünce bir câmiye imam oldu.
Münevver Kaarî, yeni nesli eğitim yoluyla gerilikten kurtarma, millî şuuru uyandırma ve Türkistan’da modernleşme hareketine geçebilmenin; yeni usûl öğretimle olabileceğinin zaruretini anladığından, ilk defa 1901 yılında Taşkent’te 4 sınıflı yeni usûl ilk okulunu açtı.
Münevver Kaarî, halkı da uyandırmak, millî problemleri ele almak, yeni fikirleri yaymak ve müstevli/istilâcı Ruslar’ın Türkistan’a Rus göçmeni yerleştirme siyâsetini anlatmak için gazeteler ve dergiler çıkarma işini de ele aldı.
Terakkî, Hurşit, Şöhret, Asya, Sadâ-yı Türkistan,
1907 ihtilâlinden sonra Necat ve Kengeş gazetelerinin kuruluş, idâre ve yazı hey’etlerinde rehberlik etti.
Münevver Kaarî, halk içinde yetişmiş bir cemiyet adamı idi. Türkistan’ın kurtuluş idealine, gürültüsüz ve gösterişsiz fakat fedâkâr, sebatlı ve cesur olarak hizmet etti. Bu maksatla “Şûrâ-yı İslâm”, “Türkistan Merkezî Şûrâsı” teşkilâtlarını kurdu.
“Şûrâ-yı İslâm ve “Türkistan Merkezî Şûrâsı” dağıtıldıktan sonra, Münevver Kaarî,
istiklâli hedef tutan bir gizli teşkilât kurdu. Bu gizli teşkilât, Türkistan’da halk isyanlarının en çok alevlendiği 1922 yılında Sovyet Rus istilâsına karşı Müstakil Millî Hükûmeti kurdu.
Münevver Kaarî, ilki 1921 yılında olmak üzere, Ruslar tarafından birkaç defa hapsedildi. “Şüpheli insan “olarak yurt dışına sürgün edildi. Bütün baskı ve tehditlere rağmen yılmadan, çok ihtiyatlı olarak millet yolunda çalışmalarına devam etti.
En son 1932 yılında hapsedilerek Türkistan dışına sürgün ve 1933 yılı Aralık ayında kurşuna dizilerek şehid edildi.