13.
Bununla berâber avamın suç işlemesini önleyen faktör, korkudan başka ve ondan üstün sebep olması gerekir.
Gerçekten bu kadar geniş ve baştan başa yollarla örtülmüş bu ülkede, soygun yapmak veya öldürmek ve sonra da hiçbir insânî emniyet gücünün bulup çıkaramayacağı ücrâ bir köşeye sığınmak, son derece kolaydır.
Tanıdığım bir Fransız’dan, kıyâfetini bile değiştirmeden, tek başına yola koyulduğunu ve İran Seferi’ne gitmekte olan Türk ordusunun yanından geçerken bile hiçbir sorgu ve suale mâruz kalmadan, bir an bile durdurulup bekletilmeden rahatça seyahat edebildiğini bizzat işittim.
İstanbul’da hırsızlık pek nadirdir.
Bunun sebebi, Türkler’in, hırsızlığı insan tabiatına lâyık olmayan aşağılık bir hareket saymaları olabileceği gibi, pek de sert olmayan kanunlardan korkmaları da olabilir. Sebebi ne olursa olsun, İstanbul’da Türkler’in hırsızlık veya yankesicilik yaptıkları hemen hemen hiç vâkî değildir.
İstanbul’da güvenilmeyecek olanlar yalnız Bulgarlar’dır. Çoğu hilekâr ve dolandırıcıdır. Bunun böyle olmasına rağmen yine de İstanbul’da evlerin kapısını kapamaya hiç lüzum görmeden tam bir emniyet içinde yaşamak mümkün olmaktadır.
Rumlar’ın bâzan büyük çapta hırsızlık yaptıkları doğrudur.
Ama asıl mahâretleri, zekâları kadar faal ve hareketli parmakları sâyesinde yaptıkları yankesiciliktedir. Damlaya damlaya göl olur diyerek, genellikle pek önem verilmeyen, verilse de arayıp bulmak zahmetine değmeyen ufak tefek şeyleri çalmakla yetinirler.