(…Kindarlık, haset, kıskançlık fevkalâde üzücü şeyler olduğundan, sabretmek gerekir. Bunu başarmak için de güzel ahlâkı edinmeliyiz. Güzel ahlâkı öğrenmek ve öğretmek yolundaki işler, “büyük cihat”tır işte. Başkasına kin duymayacaksın, haset etmeyeceksin, kıskanç olmayacaksın.
Hazret-i Hüseyin Efendimiz’in üzerine -bir misâfiri de varken- kölenin biri sıcak çorbayı kazâ eseri döker. Kölenin, Kur’ân-ı Kerîm’den okuduğu üç âyet, kendisinin azâdına sebep olmuştur.
Köle önce, “Allah öfkesini yenenleri sever” demiş. Hz. Hüseyin Efendimiz: “Öfkemi yendim” demiş. Köle bu sefer: “Allah affedenleri sever” âyetini okur. Hazret-i Hüseyin Efendimiz, sıcak çorbadan canı yanmış ve misafirine de ayıp olmuşsa olmuş bir hâldeyken: “Seni affettim”, buyurmuş. Nihâyet köle: “Allah, azâd edenleri sever” âyetini okuyunca, Hazret-i Hüseyin Efendimiz: “Azatsın yâ köle”, buyurmuş ve adamı azâd etmiş.
İşte kendi içimizdeki putları kırmalıyız. İçimizdeki putları kırdığımızda, Allah’ın istediği gibi bir insan oluruz. Kıskançlık, Allah’la çekişmektir; sen, kendininkiyle yetin!
“Hiddet ve öfkeyi yeniniz”, buyuruluyor. “Nefis bir dağ gibidir, üzerine gidildikçe küçülür. Onun üzerine gidin ve onu ezmeye çalışın buyurmuşlar.”)
İlhan AYVERDİ, 6 Şubat 1987