Evet, Yavuz Sultan Selim’in meşhur îkazından bahsettik ya…
İşte özetle, âşık; darağacını yurt, yuva, mekân tutmuş mekânsız bir babayiğittir.
Bu ve benzeri örnekler bize gösteriyor ki; her canlının her kavmin kendine has bir dili olmasını nasıl normal hattâ kaçınılmaz buluyorsak; âşıkların da bir husûsî lisanları, üslûpları olduğunu da kabullenmek zorundayız.
Aslında, “darağacı” dediğimiz yer, bir ülke adıdır.
Bu ülkede bütün kurallar ve kıstaslar farklı olduğu için, dünyâ insanlarının ne ora sâkinlerini ve ne de onların dilini anlaması mümkündür.
Çünkü oraya her isteyen adımını atamaz..
Onlar, öyle bir nizam kurmuşlardır ki; ne kimseyi dâvet ederler,ne de dâvetsiz birini aralarına alırlar.