Merhum Ali Fuad Başgil’in hukuk ilminde memlekete getirdiği eser, geçen asrın sonunda Mecelle’yi bir ilmî heyetle birlikte tedvin eden Cevdet Paşa’nın fikrî hareketinin daha geniş alanda devamı gibidir.
O, unutulan ve inkâra uğratılan İslâm düşüncesini Batının ilim zihniyet ve metotlariyle değerlendirerek tanıttı. Hukuk kültürünü gençliğe sunduğu ahlâk aşısı ile tamamlamaya çalıştı. Vatan sevgisinin, ancak ilim aşkı ve fazilet imaniyle gerçek olacağını anlattı.
Siyasî ve hukukî müesseselerin ahlâka dayanmadığı yerde millet kavramının vehimden ibaret olduğunu gösterdi. Hak davasına bütün iman edenler gibi haksızlığın karşısında isyanı öğretti. Bu isyanı bizzat kendi şahsiyle gerçek yaptı, örnek ve önder oldu.
Bir gençlik onu, hakikat ve fikir adamı olarak hayranlıkla takip etti. Bir millet onu, hareket ve isyan kahramanı olarak tebcil etti ve bağrına bastı.
Lâkin Ali Fuad’ın fikirleriyle hareket kudretine, irfaniyle isyanına çok daha üstün bir tarafı var ki onu sözle anlatmak muhâl. İfade onu küçültür, tasvir düşürür. O, bir kalp cevheridir.
İncil’de söylendiği üzere “saf kalpler ne bahtiyardır! Çünkü onlar Allah’ı göreceklerdir. ”Onun kalbi nice Cennet nuru ile yıkanmış, Allah eliyle sunulmuş Dost hediyesi, hislerin ve aklın hiçbir zaman kavrayamayacakları İlâhî bir cevherdi.
O kalbi görebilenler ne bahtiyardır!
Nurettin Topçu
Nurettin Topçu’nun Ali Fuat Başgil’in mezartaşı için yazdığı metin:
“Kırk yıl Türk Milleti’ne ilim ve irfan aşılayan, ilmi âsârından, şahsı ilminden, kalbi âlemden büyük, Anadolu’nun asil evladı, Ali Fuad Başgil burada Rabbi’nin eşiğine ulaştı, ruhu için Fatiha istiyor.”