28 ŞUBAT
(Allâh’ın mağfireti, o mağfirete karşı acizden başka bir şey değil. Bende/köle ol ki âzat olasın.)
–Hz.Ken’an Rifâî–
————————————————————
24 ŞUBAT
(Dünyâyı ve dünya ehlini bir misâlle anlatmak hakkındadır ve buna uygun olan âyet, şudur:
“İnsanların hesapları zamânı yaklaştı. Halbuki onlar hâlâ habersiz, Hak’tan yüz çeviriyorlar. Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı, mutlaka gönülleri gaflet içerisinde eğlenerek dinliyorlar.”(Enbiya Sûresi:1-3)
–Niyâzî-i Mısrî Hz.–
———————————————————–
21 ŞUBAT
(Bir hırsız, bir dervişin evine girdi. Ne kadar aradıysa da çalacak bir şey bulamadı. Canı sıkıldı.
Derviş, işi anladı…Hırsız eli boş dönmesin diye, üzerinde yattığı kilimi usulca hırsızın geçeceği yere bıraktı.
//İşittim ki Hak yolunun erleri, düşmanlarının bile gönlünü incitmemişlerdir. Böyle bir makam, sana nasıl müyesser olur ki? Dostlarınla zıtlaşmada, çekişmedesin! //)
–Şeyh Sâdî-i Şirazî–
——————————————————————————————–
14 ŞUBAT
(Hâdiseleri hoş karşılayın. Îtirazlarınızla, onları geri çeviremezsiniz. Üstelik de, Hakk’a âsî olmuş olursunuz. Olan, Hakk’ın emridir. Zîra ondan başka mevcut yoktur. Dilinizle, Lâ ilâhe illâllah diyorsunuz. Yâni, Allah’tan başka Allah olmadığını söylüyor, fakat îtiraz ve amellerinizle bununj aksini ihtiyar ediyorsunuz.
Her olanda bir hayır vardır. Bunu görmeyebilirsiniz. Lâkin, nice vak’alar vardır ki şer görünür, altından hayır çıkar. Nice hayır gibi görünmen vak’alardan da şer doğar. Hakk’ın her yaptığı doğru ve güzeldir. Olanları,dâima seve seve hoşlukla karşılayın.)
–Hz. Ken’an Rifâî–
——————————————————-
13 ŞUBAT
Efendim merhabâlar! Kandilinizi tebrik eder, selâm ve hürmetlerimizi sunarım.
İçinde bulunduğumuz aya isim olan Şâban kelimesi Dîvan Edebiyâtında “Âşık” mânâsına da kullanılırmış. İşte, İlâhî saltanata âşık olan ecdâdımız, böyle zarif ve duygulu insanlardı.
Bu mübârek ayın 15’inci gecesi de asırlardan beri Berat Kandili olarak idrak ediliyor. Böyle müjdeli bir akşamın feyiz ve rahmetinden… Günah ve kabahatlerimizin affı umudundan… Peygamber Efendimiz’in o yüksek ahlâkından ve şefaatinden cümlemizin nasiplenmesi; devletimizin bekası ve Yüce Türk Milleti’nin huzûru niyâzıyla tekrar tebriklerimizi ve muhabbetlerimizi arz ederim.
Aşk olsun!
10 ŞUBAT
(Birisi bir kurt yavrusunu beslemekteydi. Enik büyüyünce, efendisini yaraladı.
Düşmanı böyle naz ile beslersen, çâresiz, ondan yara alırsın.
Şeytan, bizim hakkımızda: “Âdemoğullarının elinden kötülükten başka iş gelmez” diye, bizi utandıracak sözler söylememiş miydi?Feryat şu nefsimizdeki kötülüklerden! Korkuyorum ki şeytanın bizim hakkımızdaki iddiası doğru çıkacaktır. Halbuki mel’un şeytan, bizim kahrolmamızı istediği için böyle söylemişti. Şimdi utancımızdan dolayı başımızı nasıl kaldıralım? Çünkü, şeytanla barışık, Cenâb-ı Hak’la kavgalıyız…)
–Şeyh Sâdî-i Şirazî–
7 ŞUBAT
Peygamber Efendimiz, Ebû Hureyre’den naklen bir hadislerinde şöyle buyuruyorlar:
(Öyle ilim vardır ki kapalı inci gibidir. Onu, Allah’ı bilen âlimlerden başkası bilmez. O ilimden bahsettikleri zaman kibirlilerden başkası inkâr etmez.)
–Niyâzî-i Mısrî Hz.–(İfran Sofraları/Emel Matbaası, 1971-ankara)
3 ŞUBAT
(Demek istiyorum ki; İnsân-ı Kâmile ulaşmak, onlarla sohbet, onlara hizmet pek büyük bir nîmettir, devlettir!
Aman, aman…Ne yaparsanız yapınız; insân-ı kâmilden uzak kalmayınız. Ve onun nazar-ı feyz ve rahmetinden ve gönlünden düşmeyiniz. Cehenneme girmeye râzı olunuz, fakat insân-ı kâmilden uzak ve ayrı kalmaya râzı olmayınız!)
–Osman Bedreddin Erzurumî Hz.–