1930’lu yıllarda, İngiltere’deki “Baştankara” adlı kuşların bütün popülasyonu, süt şişelerinin alüminyum kapaklarını delerek süt içmesini öğrenmişler.
Halbuki daha önce, kapatılmayan şişelerden su içen “Kızıl Gerdanlar”, bu kapaktan delerek süt içmesini asla öğrenemediler.
“Kızıl Gerdanlar” bütün bir yıl boyunca belli bir sahada yaşayan ve diğer kızıl gerdanları bölgesine yaklaştırmayan ötücü kuşlardır.
Baştankara’lar ise yıl boyu İngiltere’yi sürüler hâlinde dolaşırlar. Böylelikle, birlikte daha çabuk öğrenirler.
Bu tespitte ortaya çıkan ders şudur;
Belli bir zümrenin öğrenme kaabiliyetini yok etmek istiyorsanız insanların sâdece “kendi bölgelerini” temsil etmelerini ve orayı korumaları konusunu ısrarla telkin edin, farklı zümrelerle teması engelleyip, kısıtlayın.
Demek ki, insanların birbirleriyle görüşmesini; maddî ve rûhî bir şekilde “bütün olduklarını” anlamalarını teşvik etmeliyiz.
“Yâd isen bilişelim” diyen Yûnus, dâima haklı.